Hatırlayın biz bu filmi önceden
ne çok seyrettik! Aynı bayat konu yeniden senaryolaştırıldı, aktörleri değiştirildi
ve film yeniden gösterime kondu. Aynı filmin bu topraklarda oynatılmasının 100.
Yılı şerefine tekrarının çekilmesi sadece tesadüf mü? 100 yıl önce de
karanlıklardan geçiyor ve savaşıyorduk, hiç olmazsa kimle savaştığımız
belliydi. Şimdi? Biz benzer yollardan kaç kere geçtik, bilmem kaç kere daha
geçeceğiz, kandan nemalananlar “bunlar akıllandı artık, serinkanlı olmayı her
seferinde başarıyorlar, yeni numaralar bulmamız lazım” deyip -en azından- bu
oyundan çekilene kadar. Türkiye’nin cehennem olduğu 99’da, 6 ay kaldığım
Ürdün’de çözmüştüm olayı. Empati yapmıştım, “ben dünyayı yönetmeyi istiyor
olsaydım ve karnım ve hırsım ve dahi meşrebim her tür yolu mübah sayacak kadar
geniş olsaydı, Türkiye’yi asla boş bırakmazdım” demiştim kendi kendime. Meşum
senaristlerin de bunu söyledikleri çok açık. “Kahretsin o kadar numara, o kadar
mühendislik faaliyetine rağmen bulduğu her fırsatta başını kaldırıyor bu
Türkler” diyor olmalılar... Bu bir “dış mihraklar” kaçışı değil. Başı her
sıkıştığında “ah bu dış mihraklar” vaveylasıyla kendini hiç eleştirmeden topu taca
atma kolaycılığı da değil. Ancak fark etmek lazım ki birileri için çok can
sıkıcı bir geçmişimiz, küllerinden yeniden doğacak garip bir enerjimiz ve hiç
farkında olmadığımız halde bizi diri tutan, inanılmaz kıymetli değerlerden
oluşan bir mirasımız var. Anlatmaya çalıştığım sadece Türklüğe has bir hal
değil, bu topraklarda oluşan bir sinerji. Bütün bunlar zoka atmaya devam eden
ve atılan her zokayı yutan illa olacak demek ve asıl odaklanmamız gereken alan
da burası. “İnsanlık eski vahşi hallerini terk etti artık, kendini eğitti,
insancıl oldu, herkesten önce de güçlü ülkeler başardı bunu” masalına inanıyor
muyuz? Başımıza çorap üstüne çorap örülmesine şerbetli olmak, her yeni fitne
dalgasında yerle yeksan olmamayı başarmak lazım. Demokrasi bu coğrafyada zor
diye ülkeyi alıp başka bir sahile taşıyacak halimiz yok. Bu oyunlara teslim
olmayacağız. O buna sövecek, diğeri ondan da ağır konuşacak, bunun sonu yok. Bu
oyunu ancak mümince düşünerek bozabiliriz, kin kusarak değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder